15 Mart 2012 Perşembe

I am Sher-locked!



Bordo okuduklarından bahsediyor, ben de izlediklerimden bahsedeyim bari:p Pleasure reading-keyif için okuma yapamıyorum, bknz. edebiyat bölümü, ama bu da okuduklarımdan keyif almıyorum anlamına gelmiyor tabiki. Jane Austen: Later Works dersini almakla isabet etmişim, çok eğleniyorum. Kitabımı bitirdiğimde Mansfield Park'la ilgili bişeyler yazarım elbet, kitabı sizin için mahvetmekten büyük bit keyif alacağıma eminim- zaten okumayacaktiniz:p

Neleri severek izliyorum, kesinlikle Sherlock diyorum! Dedektif/polisiye dizilerini seven birisi olarak (Monk favorimizdir, bir tutam da olsa genre i uyduğu için Psych a bile katlanıyorum) Sherlock'a bayıldım diyebilirim. Hikaye aynı, karakterler aynı, mekan aynı Baker Steeet 221/B, zaman farklı. Modern dünyada Sherlock Holmes bir consulting dedective, Dr. Watson onun ev arkadaşı. Watson blog yazıyor ve böylece Holmes da dünya çapında fenomen oluyor. Peki Holmes'la ozdeşleşmiş o meşhur checkered pattern, deerstalker şapkasını modern bir Londoner kullanır mı? O da şöyle oluyor, bir suç mahalinden çıkarken hayranlar&gazetecilerin kapıda yigildigi haberini alıyorlar ve güya kamuflaj adına çıkışa yakın portmantodan birer şapka kapıyorlar, SH de tüm medyada o meşhur sapkasiyla yer almış oluyor. Hoş:) Irene Adler fln tamamen modernize edilmiş, her bölümü zevkle izliyorum, ve delice tavsiye ediyorum. 4 dk'lık şu video size fikir verecektir, fondaki dizi müziğine dikkat, insanın gri hücrelerini harekete geçirmiyor mu?-Poirot'ya selam olsun-:





Fantastic, indeed. Bunun üzerine The Mentalist falan filan yavan kalmaz mı, sorarım size. Şu ingilizlerin bir sezon 3-5 bölüm anlayışına gıcık olmamak elde değil. Umarım en yakın zamanda üçüncü sezonu da çekerler.

.