18 Şubat 2010 Perşembe

ruedebiyat


29.01.2010 10:56
Kirmizi:

http://www.dunyabizim.com/news_detail.php?id=2773 

Çok iyi bir site Zeytin, takipedilesi.

Söyle bakalim, "edeb" iyatin bir siniri olmali midir? Rasim Amcaya, Cihan Aktas'a, Ibrahim Tenekeci'ye vs sormuslar:

http://www.dunyabizim.com/news_detail.php?id=2756

29 Jan 2010 11:35:15
Bordo:

Güzel bir soru, edebiyattta sinir var mi deyu. 
Hangi yazarin görüsü sana daha yakin? 
kimisi siniri yazar belirler demis, kimisi inanc siniri belirler demis kimisi sinir yok demis pehhRumeysa hangisini benimsiyor, ben bunu önemsiyorum :)

 

29.01.2010 12:40
Kirmizi:

Ibrahim Tenekeci nin "Bizim birinci vazifemiz Islam kalmaktir. Edebiyat da dâhil olmak üzere, her sey bu vazifeden sonra gelir." cümlesini okudugumda a-ha, dedim. Çünkü yazan kisinin inancindan bagimsiz olmasi mümkün degil. "Edebiyat da bu disiplinin izin verdigi, mesru gördügü sinirlar içinde yapilmasi gereken bir faaliyettir." diyor Mustafa Özçelik. Dogru, hatta ayni sey tüm sanat dallari için geçerli; heykelcilikle ugrasan müslüman sanatkar gördün mü hiç, hayir? Görmemelisin de.

Edebiyat sadece bir ayna olarak düsünülüp, muhayyilenin derinleriyle sentez yapilmadan yüzeye çikartilsa Cihan Aktas'in dedigi gibi, cümle yiginlari olurdu. Bu sentezi biz düsüncemizle ve belkide farkinda olmayarak biraz da kimligimizle yapiyoruz. Düsünce yapimizi kimligimiz kim oldugumuz belirlemiyor mu zaten? Aynadan yansiyan gerçege giysimizi giydirerek onu özgün bir eser haline getiriyoruz. "Esasinda gerçegi bütün çiplakligiyla anlattigini söyleyen yazar çogu kez, gerçegi kendi giyindirdigi örtüyle anlatiyordur. Üslup gerçegin giysisidir." Üslübunun islamiligi (sadece dini kriter olarak aliyormusuz gibi olmasin, ya da ahlakliligi diyelim), bu üslupla giydiridigi giysinin tesettürü yazari 'edip' kiliyor.

Inanç bir yana, sadece ahlaki olarak bakarsak Cihan Aktas tamm noktanin en ortasina parmak basmis. Edebiyatta ahlaki sinir olmasi onu sinirsizlastiriyor aslinda. Çünkü ahlakdisi diye tabirettigimiz görüntüler yüzeyde tutuyor bizi, derine inmemizi engelliyor. Sanatlanmis edebiyat için bu böyle. Bazi politik, siyasi fikirleri empoze etmek için birseyler söyleme araci olmaktan öteye geçemeyen yazin i zaten edebiyat saymiyoruz. Ama bu örneklerinin çoklugu bile yazanin genelde fikirlerinden tamamen bagimsiz olamayacaginin delili.;) Sadece inancinin isaretleri olabilir baska hiçbir görüsü hissedilmesin degil, hissedilsin. Eserin genuine olmasi için kendinden -bende olmayan- birseyler katmali ki bana çekici gelsin. Amaaan iste, siniri asmadan basimizi döndürsün, bunu istiyoruz.

Çok sey mi istiyoruz?:)

29.01.2010 14:52
Bordo:

Rumeysacim özgün yorumlarin için çok tesekkür ederim.
" Üslübunun islamiligi (sadece dini kriter olarak aliyormusuz gibi olmasin, ya da ahlakliligi diyelim), "
Cümlendeki parantez içi açiklaman çok güzel ve önemli meysacim çok begendim.

Bence de kisinin müslüman olmasi onun üzerinde durdugu hayat zemininden bagimsiz degil. Yani ben müslümansam yaptigim her amelde bunun bir etkisi muhakkak vardir. Yoksa sayet müslüman olmakla ilgili bir problem vardir.
Su içisimden tut sokakta yürüme seklim, fikrim, yedigim yemegim  her sey bu müslüman olma zemini üzerinde gerçeklesir.

Ayni sey edebiyat için de geçerli. Tefekkür ederken islamdan siyrilip öyle tefekkür edebilmek mümkün mü, ve yaziya dökerken düsünceleri islamdan siyrilip da öyle yazmak mümkün mü ?  Hal böyle iken siniri direkt din ile iliskilendirmek bence dogru degil. Çünkü ben müslüman olarak kendimi sinirlanmis degil aksine özgür olmus hissediyorum. Islamoglu bu konuda diyordu ki  müslüman olmayan insanlar nefsinin esiridirler. Müslüman olan ise özgür.

Çok anlamli bir tesbit bence. Nefsinin esir olmak özgür olmak olur mu hiç. Müslümanim ve özgürüm. Yazdiklarimda da sinir filan yoktur. Müslüman olarak müslümana yakisir her bir seyi yazabilirim. Öyle yani .)

Ancak belki edebiyatcyi dil  sinirlandiriyordur. Evet türkçe yazan bir yazar ancak türkçenin imkanlari kadar, türkçenin çizdigi sinirlar dahilinde yazabilir, sinirlari dil belirler.  Sözgelimi islama iliskin belki de en güzel yazi arapça ile yazilabilir, teknolojiye iliskin ise ingilizce daha genis imkanlar sunar.

Aslinda bu konuya girince millet, kültür, medeniyet kavramlari da dahil oluyor konuya. Dil medeniyetten bagimsiz degil çünkü.

O halde diger bir soru ise dili ne sinirlar? Medeniyet, kültür dili sinirlar mi?

Deyu devam eder bu konu güzelcigim :)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

.